31 Mart 2010 Çarşamba

ÖlüSikici Kültür

İnsanların cinselliğini anlamaktaki yolculuğumuzda deryanın bir başka yerine uğrayalım;"Ölüsevicilik" diğer adıyla Nekrofili.

Kim düşünebilir ki; bir ölüye ilgi duyacağımızı insanoğlu olarak.Cansız bedenlerin seksi gelmesi.Morarmış dudakları yalayıp yutmak hangi düşüncenin ürünü olabilir. Tabiki Ölüsikicilerin.Arkadaşlar arasında kullandığım bu tabirin gerçekten olabileceği aklıma daha önce gelmemişti.Geçenlerde yine cinsellikle ilgili araştırmalarımda rastladığım mevzuyu araştırma fırsatı buldum ve çok ilginç sonuçlara ulaştığımı söyleyebilirim.

İnsanlık tarihinde önemli bir yer tutan bu ölüsevici kültür.Eski çağlarda da yaygın bir cinsel yönelimmiş.Herodot'un kayıtlarına göre güzel kadınların kadavraları ancak günlerden sonra mezarcılara teslim edilirdi. Meşhur Tiran'lardan Periandre'ın karısı Melissa'nın ölümünden sonra da, sevgi münasebetlerine devam ettiğini yine aynı tarihçiden öğreniyoruz.

29 Mart 2010 Pazartesi

Bir Rüya

"5-6 yaşlarında iken görüyorum kendimi, çocukluğumu geçirdiğim köydeyim. Bir çalılığın arkasında tuvaletimi yapar gibi oturuyorum ve karşıdaki çalılıkların arkasında bir adam var. Niyeyse İncil'den olduğunu düşündüğüm bir şey okuyor sesli biçimde, üzerimde bir tedirginlik var. Adam kalkıyor ve beni kovalamaya başlıyor, beni yakalarsa bana tecavüz edeceğini düşünüyorum ve kaçıyorum. Eve giriyorum tam kapıyı kapatmaya çalışırken adam kapıyı zorluyor ve ben de kapıyı kapatmak için var gücümle itiyorum. Evde kimseyi görmüyorum ama babaannemin evde olduğunu biliyorum. Sonunda kapıyı kapatıyorum ve rahatlıyorum."

"tuvaletimi yapar gibi oturuyorum"
: Bu ifade rüyadaki takıntının taharet sırasında gerçekleşen anüsteki cinsel uyarıma bağlı olduğunu gösteriyor. Kendini çocuk olarak görmesi de bunun o dönemde güçlü bir şekilde hissedildiğinin bir göstergesi.

"babaannemin evde olduğunu biliyorum": Bu bize gösteriyor ki bu anal yollu cinsel uyarıma sebep olan kişi babaanne. Yani çocuğun poposunu temizleyen kişi o olabilir ki rüyanın sahibi bunu doğruluyor.

Kapıdaki mücadele öznenin 'cinsel kimlik karmaşası' ile savaşması niteliğinde ve sonuç bu takıntının yumuşatıldığı yönünde algılanabilir.

NOT: "Çalılıklar" ve "İncil'den bir bölüm okunması" ele alınmamıştır.

Vajina vs Rahim

Türk toplumu ve hatta Anadolu’da yaşamış diğer topluluklar her ne kadar fallosantrik olarak bilinirlerse de ‘kadın’ın toplumsal yapılardaki egemenliğini görmezden gelmek muazzam bir yanılgıdır. Pala bıyıkları, sert bakışları eşliğinde sinir krizleri geçirirken damarları patlayacakmış gibi şişerek bağıran erkekler otoriterliğin birer somut örneği gibi gözükse de koca memeli annelerinin veyahut kadınlarının karşısında bu imajdan oldukça uzaklardır. Koca memeleri, geniş kalçaları ile birer Kibele tanrıçası görümündeki analar bu koca adamlara kolayca hükmederler.Vajinalarını rahimleriyle takas eden kadınlar artık ‘kadın’dan ziyade ancak bir ‘anne’ olarak yaşamını sürdürürken çocuklarına/kocalarına bir bölünmüşlük yaşatırlar. En temel arzularının imkansız hale getirildiği bu kastre edilmiş adamlar dürtülerini ‘anne’ figürüne yatıracaklardır şüphesiz. Toplumumuzda iri memeli, koca kalçalı kadınları birer fantezi nesnesi haline getiren en önemli sebeplerden biri de budur.

Binbir Gece Masalları...

"Uzun sırık havalanmıştı ve zambak gibi açılan deliğe 14 kez girdi.Bir gecede tam 14 kez seviştik".Yeraltı edebiyatı kokan üslup bundan tam 600 sene önce yazıldı.Bunlar anonim anlatılan masallardan derlenen "Binbir Gece Masallarıydı".Cinselliğin 600 sene önceki doğu toplumlarında(Araplar,Ermeniler,Kürtler,Yahudiler,Çin,Hindistan,Türkler) masallarda dilden dile dolaşması böyle başladı.İslamiyetin üstünden de 800 sene geçmesine rağmen islami motiflerle süslenmiş masallar toplumun günlük yaşamındaki geçim kaynaklarına kadar bizi birçok değerli bilgiyle besliyor.

Batı Toplumunun karanlık orta çağı yaşanırken,cinsellikten bir haber olan toplumların, ağızlarını bile açmaya yasaklı insanların; kilise otoritesi tarafından giyotinde idam edildiği zamanlardan bahsediyorum.Değişimi görebilmeniz açısından en başta bunlarla başlamak istedim.

Doğu toplumlarında herkes bilir islami değerlerle büyürler.Zina en büyük günahlardan biridir.Garip olan neden bunların 600 sene önce bu kadar serbest,dile yatkın,halkın ağzında dolaşan yasak gibi gözüküpte aslında doğal hayat akışında yerli yerine oturan kavramlar haline gelmesi.Cinselliğin Tarihinde bahseder bize aslında Micheal Foucault; doğuda sanat gibi görülen cinsellik batıda daha yeni yeni yeşermeye konuşulmaya öğrenilmeye çalışılacaktı.

Doğu mistisizmi ile fantastiğini birleştirip bize sunulan bulunmaz kaynaktan bir kaç örneğe daha yer vermek istiyorum. Adamın biri açtır ve birisinin kapısını çalar,kapıyı bir kadın açar ve adam bir kap yemek ister.Kadın adamı içeri alır,yemeğini yer ondan sonra kadın adamın burda kalmasını ister.İçerde iki tane kadın daha adamı beklemektedir.Adamı salona alırlar ve kadınlarla adam eğlenmeye başlarlar birbirlerinin cinsel organlarına dokunurlar oynaşırlar.Kadınların şartları vardır ve asla cinsel ilişkiye girmek için çabalamayacaktır.Nefsine hakim olamayan erkek tabiki bunun için denemelerde bulunacak ve birinde başarılı olacaktır.Kadınlarda adamı cezalandırmak için onu hadım edeceklerdir.Kadınların gücüne bakın toplumdaki yerlerini tahmin etmeye çalışın ve günümüz ortadoğu halklarıyla karşılaştırın.

28 Mart 2010 Pazar

Atina’da Ritüeller

‘..bir kadının en büyük zaferi sizi ister övsüler ister yersinler, erkeklerin en az sizden bahsetmeleridir.’ Milattan Önce 450lerin Atina’sından Perikles’in dul kadınlara tavsiye ettiği yaşayış biçimi buydu. Kadınların gölgede kalmasını savunan bu anlayış, tıpkı köleler ve ölüler gibi kadınların da bedenlerinin özgür erkeklerinkinin aksine ‘soğuk’ olmasından kaynaklanıyordu.

Bu fiziksel ayrım; ezilenlerin bazı kaçış noktaları bularak, kısıtlanmış zamanlarda özgürleşebilecekleri ritüeller yaratmalarına sebep oldu. Böylece yaşayan soğuk bedenler, ‘karanlığın örtüsüyle örtünmüş’ ritülleri yerine getirerek durumlarını iyileştirmek adına bir şeyler yapabilirlerdi.

Soğuk kadın bedenine itibar kazandırmak için kadınlar arasında bir bekaret ayini olarak başlayan Thesmophoria, Homeros öncesi zamanlardan kalan bir ritüeldi. Üç gün süren bu ritüelin ilk gününde kadınlar kesilmiş domuzları kazılmış çukurlara atıyorlar ve leşler henüz kurumadan kendileri de bu çukurlara girip leşlere tahıl tohumları atıyorlardı. Daha sonra özel kulübelerine gidip burada uyuyorlar, ertesi gün oruç tutuyorlar ve üçüncü gün leşleri topraktan çıkarıp kutsanmış gübreleri toprağa gömüyorlardı. Bu ölüm ve yeniden doğum, toprak tanrıçası Demeter’in kendi kızı Persephone u toprağa vermesini temsil ediyordu. Başta tarımsal mitlerden doğan bu rituel, zamanla doğurganlık-kısırlık karşıtlığındaki kısırlığın yerine cinsel ilişkiden kaçınmayı koyarak kadınları biraz daha geri plana itmeyi başardı.(Ritüel esnasında kadınlar cinsel isteklerini köreltmek için anti-afrodizyak etkisi olduğu bilinen söğütü kullanıyorlardı) Yapılabilecek bir çok modern yorum ve eleştirilere rağmen bu rituel kadınları erkeklerin bilemeyeceği bir dönüşüm geçirip daha itibarlı bir yurttaşlık seviyesine ulaştıklarına inandırıyordu.

Ölümle bağlantılı bir başka rituel: Adonia. Thesmophoria’daki söğütün yerini bu ayinde arzuyu uyandırdığı düşünülen kokular ve baharatlar alıyordu. Adonis, ergenliğinin son dönemlerinde baba olamadan bir domuzun saldırısı sonucu ölür ve o öldüğünde Afrodit bir ‘kadın aşığı’ ve ‘hedone’ adamı olan Adonis içi yas tutar. Atinalı kadınlar bu mitin ardından kadınlara zevk vermeyi bilen bir gencin cenazesini şenliğe dönüştürür, evlerin çatılarındaki saksılara filizler konur ve ölmesi beklenir. Ölümle birlikte şenlikler başlar. Kadınlar çatılarda toplanarak erkekleri davet eder ve arzularını dillendirirler. Yas tutmak yerine bütün gece içki içip şarkı söylerler. ‘Şenlik açık saçık şakalar ve sınır tanımaz seksle nam salmıştır.’ Tabi bu şenlik bir çok erkeği rahatsız etmektedir. Bu ritüel gayriresmi olarak heryıl uygulanır.

Evet bu ritüel resmi bir onay olmadığı halde devam eder ama bunun nedeni kadınların, erkeklerin hayır dediğine evet demek istemesinden kaynaklanmaz. Şehrin bir günlük keyfi toleransından doğan bir armağandır. Araştırmacı John Winkler’in de söylediği gibi: ‘Adonia, ezilenlerin kahkasıdır.’


elcinburcu

25 Mart 2010 Perşembe

Cinsiyetler Hiyerarşisi...

Kanımca bedenin cinsiyetler arasındaki tüketim alışkanlıklarını anlatabilirsek ki muazzam bir simgeleme modeliyle olacak bu. Eminim ki erkek ve kadının toplumdaki yerlerini daha iyi anlayacağız.

İşlevsel dişilliğe,işlevsel erillik ve erkeksilik tekabul eder.Modeller cinslerin farklılaşmış doğasından değil aksine sistemin farklılaştırıcı mantığından doğar.Eril model titizliğin ve seçmenin modelidir ve modern nitelikli erkek "kolay tatmin olmaz".Buradaki seçmeyi bilmek ve yanılmamak "askeri ve püriten değerlerle eşdeğerdir.İşte bu eril modeldir.

Dişil model ise kadına kendisinden çok daha fazla hoşlanmasını(Narsist eğilimler) buyurur.Burada da reklam düzeyinde bile eril modelin hiyerarşik üstünüğün devam etmesi hep vardır. Veblen'e göre kadın yalnızca eril yaşama rekabet nesnesi olarak daha iyi girmek için kendisini memnun etmekle yükümlüdür.Böylece,herzaman bu aynı faydasızlık zorlamasına cevap veren de kültürel ilerlemedir.Aslında burada kültür"güzelliğe" eklenmiş bir savurgan harcama göstergesidir.
Yani burada yayılma ve birbirini etkileme söz konusudur.Modern erkek kendini beğenmeye özendirilir ve modern kadın ise seçmeye ve rekabet etmeye.Kadın "güç beğenir" olmaya özendirilecektir.

Çevremizi saran bu bütün olağan dayatmalar ışığında bedenin işlevselliği devreye girip bütün tabuları yıkacak bize yeni dünyanın kapılarını açacaktır.Bedenin işlevselliği ortaçağda anlamsız bir şey ise günümüzde neden bu kadar önemlidir.Bedeni saran ruh neden post-modern toplumlarda ruhu saran beden anlayışına neden dönüşmüştür."Kitle iletişim araçları"dersek daha mantıklı bir cevap vermiş olacağız.Yine bir reklam örneğiyle bunu söyleyecek olursak Fransa'daki çıplak erkek reklamı.Bedenin muazzam gözükmesi akabinde narsist mutluluk ögesi ve aynaların işlevselliği ile güzel beden güzel bir ruh eşleştirmesi aynı kademede yer alacak.Günümüzde günlük tartışmalardan birinin de gereksizliği açığa çıkacaktır.Artık ruhumuzun güzelliği bize birşey katmayacak bizim bedenimizin veya giydiğimiz eşyaların üstümüze yeni toplumsal algılıyışlarınada uygun olması gerekecektir.
Yani Tanrı öteki dünyada ruhlarımıza bu dünyada bedenimize göre yargılama yapacaktır.

Ragamuffin

24 Mart 2010 Çarşamba

Feminizim Ve Porno

Feminist kanatta bir mutabakat sağlanamamış ve forumlarda tartışma konusu haline gelen mevzu derinleşmiştir. "Post-modern" feministlerle "Radikal" feminislerin arasındaki gerginliğin çıkış noktası pornografik ögeler ve kadınların sömürülmesi üzerine yoğunlaşmış.Gözler önündeki anlaşmazlık;kadınların acaba bu gibi eylemler içinde yer alarak (Striptiz,Porno Filmler,Sex işçiliği vs..vs..)kendilerini ispat etmek mi yoksa bu gibi eylemlerle cinsiyetlerinin ayaklar altında daha da ezilmesi mi ?

Postmodern feministlerin tavrı, insanları kadınların sömürülmesi konusunda rahat bir tutuma sevk eder.Eğer bir kadın seks işçisi olmaya karar veriyorsa, bu güçlendirici bir seçim olarak görülür ve feministlerin bunu desteklemesi gerektiği savunulur. Böylece artık kadınların metalaştırılması post-modern feministler tarafından yapıldıktan sonra arkasına kadın desteğini almış bir toplum bu gibi şeyleri de meşrulaştırmaktan kaçınmayacaktır.Olaya şöyle yüzeysel bakacak olursanız post-feministlerin günümüz ekonomisinin en kadim destekçileri olduklarını rahatça göreceksiniz. Sağ ideolojik temelli bu feminist grup kendisini kadının kurtuluşunun vucudunun sömürüsü üzerine kurmaya devam edecektir ve birdaha bize bunu özgürleşme hareketi altında yansıtmaya çalışacaklardır. Yani kısacası "Metalaştırma=Güçlenme"dir.

Radikal feministler ise, kadının metalaştırılmasının doğası gereği sorunlu olduğu düşüncesinden hareketle bunu reddetme eğilimindedirler. Genel olarak pornografiye, özel olarak da kadınları şiddete ve kötü muameleye maruz kalırken tasvir eden pornografiye karşıdırlar. Toplumsal cinsiyet stereotiplerinin hem erkekler hem de kadınlar açısından zararlı olduğunu düşünür, bunları baltalamanın yollarını bulmaya çalışırlar.


Gerçi bir kadın yazarımız olsaydıda bizi bu konuda daha da aydınlatsaydı güzel olurdu diye düşünmeden geçemiyorum.İş başa düşüncede böyle işlere girişmekte bana kalıyor.Bende yetkin bir insan olmadığımdan dolayı alıntırlar yaparak yazıyorum.

Forumun Adı: "Vegan Freak Forums"
Makale Adı: "Postmodern Feminizm ve Hayvan Refahı: Kusursuz Birlik"


Ragamuffin

19 Mart 2010 Cuma

Cinsellik Ve Algılanış Biçimleri.

Cinselliğin toplumlarca masaya yatırılışı pek uzun bir zaman olmasa gerek Freud'la başlayan psikanaliz kuramları ve ardından takip eden diğer bilim adamları çerçevesinde geliştirilen bilim dalından algılarımızın cinselliğe karşı değişimlerini incelemenin yararı olacaktır.Michael Foucalt'un "Cinselliğin Tarihi" kitabı çok özel bir kaynak olarak cinsellikle ilişkili birçok konuyu ele almaktadır.Cinselliğin tarihsel devinimi çerçevesinde ortaçağ avrupasından giriş yapan "Foucault" daha sonra antik yunan toplumlarına dek uzanmaktadır ve en sonunda da günümüz toplumunda cinselliğin algılanış şekillerini açıklamaktadır. Fakat ana tema söylemin gücüdür. Bunu örneklendirecek olursak; eşcinselliğin günümüzde bu kadar kabul görmüş olması ve ayrıyeten örgütlenme imkanlarının bulunması.İşte tam da burda bize cinselliğin tarihi lazımdır diyorum.

Gariptir ki 1970'lere kadar eşcinsel eğilimler psikyatrik hastalıklar arasında yer almaktaydı. Son çıkan DSM-IV kurallarına göre eşcinselliğin hastalıkların arasından çıkarılması bilimcede bunun normalitesin kabullenilimiş olduğunu göstermektedir. Bazı kesimlerce hala bu olayın hastalık olarak algılanış biçimi değiştirilememiştir. Burdan yola çıkarak Freudyen analizler yapabilirsiniz. Kanımca gerçek şudur ki günümüz kapitalizminde(Neo-Liberalizm) bu kesimin tüketim odaklı davranış biçimlerini içselleştirmiş ve büyük bir piyasa haline gelmiştir. Su yüzünde bu kadar gerçeklik varken bize aslında sistemin kanıtladığı birşey çıkacaktır. Artık post-modernist toplumlarda daha çok alt kültür yaratılarak insanların kendisini bir gruba, bir toplumsal sınıfa veya kendisine bir kimlik yaratma çabalarından eşcinsellerde bu payı almış, bu zokayı yutmuşlardır. Özgürlük dediğimiz bugünlerde içi boşaltılmış kavramın kitle iletişim araçlarıyla bize hergün hergün dayatılması aslında realiteden uzak bir tuzaktır.

Mantıklı bir olaydır ki reklamların yani günümüz tüketiminin en büyük silahlarının,insanı beyninden ve en hassas noktası cinsellikten ilham alması olası bir durumdur. Mesela bir musluk reklamının kadının orgazm inlemeleriyle süslenmesi veya kadın vucudunun bu kadar ifşa edilmesi olayları daha da çabuk kabullenmemizi sağlayacaktır.Kısmen yaptığımız tanımlamalar ve yorumlar ışığında eşcinselliğin bazı insanlarda bu dönemlerde daha fazla artış gösterdiğine inanılıyor. İnananlar için söyleyebilirim ki eski yunan toplumlarında sahneye çıplak kadınlar çıkarılarak erkeklerin izlenmesi sağlanıyor ve kadın vucudunun çekiciliğinin ortadan kaldırılması sağlanıyor.Böylelikle erkeklerin eşcinsel eğilimler gösterdiğide ifade ediliyor (Yatak Odasında Felsefe Kitabından Alıntıdır Marques De Sade )

Ragamuffin

17 Mart 2010 Çarşamba

Freud vs Anal Seks

Birçok inanç sisteminde ve öğretide de, insan doğasına aykırı bir durum olduğu vurgulanan 'anal seks' in 'bekaret' tabusunun ve porno sektörünün bir getirisi olduğunu söylemek çok da yanlış olmayacaktır sanırım. Bir nevi libidonun yanlış yönlendirilmesi olarak da düşünülebilecek olan anal sekste edilgenin kadın ya da erkek olması arasında çok da bir fark olduğunu söylemek hakikaten zor.

Bu konuya ilişkin Freud der ki: "Anal erotizmin önemini derinlemesine kavramamızı sağlayan bir makalesinde Lou Andreas-Salomé, çocuğun karşılaştığı ilk yasaklama olayının anal etkinlikten ve ürünlerinden alınan hazza karşı konan yasağın gelişimin tamamında nasıl belirleyici bir etki yarattığını göstermiştir. Bu, çocuğun kendi içgüdüsel dürtülerine karşı olan bir çevreye ilişkin ilk izlenimin edindiği, kendi varlığını bu yabancı varlıktan ayırdetmeyi öğrendiği ve kendi haz imkanlarını ilk kez 'bastırdığı' bir olay olmalı. O tarihten sonra 'anal' olan şey, reddedilmesi ve yaşamdan dışlanması gereken herşeyin sembolü olarak kalır. Daha sonra anal ile örgensel (cinsel organ) arasında ısrarla vurgulanan net ayrım, bunlar arasındaki yakın anatomik ve işlevsel benzerliklere uymamaktadır. Cinsel organlar makata komşu olarak kalır, aslında (Lou Andreas-Salomé'dan alıntı yapılacak olursa) kadınlarda (makattan) kiralanmıştır."


Küçük Öteki

15 Mart 2010 Pazartesi

Çocuk yapma İşlemleri

Sabah ereksiyonun nedenlerinden biri daha ortaya çıktı; erkeklik hormonun (testosteron) uykuda normalden 3 kat daha fazla salgılanması sonucu sabah ereksiyonu gerçekleşiyor.Beyin güne başlarken uzuvlarının işlevselliğini kontrol eder "scheduled maintenance".Daha da önemlisi çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin sabahları cinsel ilişkiye girmeleri doktorları tarafından tavsiye ediliyor.Daha önceki yazılarımızda belirtilen sadece sabah ereksiyonuyla karısıyla ilişkiye girebilen homoseksüel erkeğin 7 çocuk sahibi olması gibi.

Ragamuffin

14 Mart 2010 Pazar

Sabah Kırıklığı

Ansiklopedik bilgiler ışığında başlangıcı yaptıktan sonra,sabah ereksiyonunun çeşitli nedenlerle gerçekleşmemesi konusunu irdeleyelim. Tıp dilinde ‘erektil disfonksiyon’ (ED) olarak adlandırılan sertleşme sorununun ortaya çıkmasında fizyolojik nedenlerle birlikte psikolojik nedenlerlede gerçekleşmemesi mümkün.
Hormonların salgınışında sorun olan bir erkekte bu gibi durumlar ortaya çıkması mümkün.Ayrıca günümüz koşturmacasının içinde yorulan vücut ve dış etkenlerin baskısı altındaki beynin erkek vucudunda tepkisel bir olayla vuku bulur.Bilimsel araştırmalara göre sertleşme problemleri mevsimlerle de alakalı olduğu saptanmıştır.
Depresyon dönemlerinde sıkça rastlanan "erektil disfonksiyon" (ED) beyindeki mutluluk hormonlarının gerektiğinden az salgılanması sonucu cinsel arzulardaki azalışta sabah kalktığınızda sırıktan yoksun bir kırık olur.Endişelenmeyin geçecektir.En yakın bir psikoloğa veya psikyatriste gidin diyemeyeceğim; kendiniz de halledebilirsiniz.Spor yapın, sağlıklı besinler tüketin ve kendinize bakın.

Nice mutlu sabah sırıklarına.

Ragamuffin

13 Mart 2010 Cumartesi

Wilhelm Stekel vs Magnus Hirschfeld

Rüyalar ve fanteziler bilinçdışı arzuların sızıntıları olarak düşünülebilir. Buna bağlı olarak Wilhelm Stekel uykunun ilk evrelerinde görülen rüyaların uyanmaya yakın görülen rüyalara oranla daha fazla baskılamaya maruz kaldığını iddia etmektedir. Sabaha doğru bu baskılamanın güçlü etkisini yitirdiğini iddia eden Stekel, Hirschfeld'in hastasının gündüzleri toplumun içinde ve baskıların sürekli etkisi altında bulunduğu için ancak sabahları cinsel birleşimde bulunabildiğini söyler.


Küçük Öteki

Babanın Adı: Sidik Torbası


Magnus Hirschfeld 'Kadının ve Erkeğin Cinsel Sapıklıkları' adlı yapıtında (1913) tam yedi çocuk döllemiş olan evli bir homoseksüelden söz etmektedir. Normal zamanlarda cinsel bakımdan güçsüz olan bu erkek sabah ereksiyonu sırasında cinsel birleşimde bulunabilmekteydi. O halde bu çocuklar hayatlarını, babalarının cinsel gücüne değil sidik torbasına borçludurlar.

Küçük Öteki

Sabah Ereksiyonu


Sabahları erkeğin cinsel organının istemsizce sertleşmesi durumudur ve kimi tıp/ilim insanlarına göre meydana gelen şahısta erektil disfonksiyon (iktidarsızlık) olmadığının göstergesi niteliğindedir. Halk arasında "sabah sırığı" olarak da bilinir. Almanya'da "morgenlatte", ABD'de "morning glory" ve "morning wood" gibi isimlerle anılmaktadır.

Sabah ereksiyonunun sebebinin fizyolojik olduğunu söyleyenler şu şekilde açıklarlar: dolu idrar torbasının baskısı ve idrar borusunun cinsel sinirleri uyarması sonucu omurilikteki gerilim refleksi eyleme geçer. Vücudun dinlenmiş olması ve gece mesanede biriken idrarın idrar kesesini iyice gererek penisten uzaklaşmaya çalışan kanın geçtiği toplardamar sistemine baskı yapması sonucu penisteki basıncın artmasına destek verilir.

Ancak gün içinde de idrar torbasının baskı yaptığı anlar düşünüldüğünde idrar torbasının bu etkisinin tek sebep olduğunu söylemek güçleşir. Bu noktada psikanalitik rüya araştırmaları bize daha açıklayıcı bir sebep sunarlar. Özne bir dış müdahaleye (idrar torbasının baskısı) maruz kalır ve uykuyu uzatmak için bir rüya inşa eder. İnşa edilen rüya bu dış müdahaleye bağımlı olduğundan ve de bu müdahele cinsel bir uyarıma sebep olduğundan, özne erekte olur. Dış müdahale güçlenmeye devam eder ve özne uyanır. Karşılaştığı manzara da kusursuz bir sabah ereksiyonudur.


Küçük Öteki